(i)
yağmur dindiği hâlde, temkini abarttığından olacak, şemsiyesini açık bırakarak dolaşan adamın hikâyesidir.
etrafındaki alaycı bakışlara aldırmaz ama sonunda akıl eder de, şemsiyesini kapar. işte tam o anda fırtına kopar, aniden gökten bir kova su boşalır üzerine.
(ii)
her harfi muntazam yazan tertipli olduğu kadar dikkatli, mükemmeliyetçi yazarın hikâyesidir.
öyle ki yanında hep taşıdığı silgisini bir gün bile kullanmak ihtiyacı duymamıştır, silgiyi hiç eskitmemiştir.
bir gün silgisini kaybeder. ve tam o gün çarpık çurpuk, hatalarla dolu yazmaya başlar. hatalarını silmek için eli istemsiz cebine gider. silginin kaybolduğunu hatırlar.
silgi aslında silmediği sürece, onun yanlışlarını silmeksizin engelleyegelmiştir, diye düşünür.
(iii)
kendisine alınan uzaktan kumandalı arabayı kullanmaya kıyamayan, onu arada odasından getirip bir masada izlemekle yetinen küçük çocuğun hikâyesidir.
bir gün komşunun çocuğuna gösterir arabasını, gururla. söz konusu komşunun çocuğu yanlışlıkla kumandanın düğmesine dokununca, araba masadan hızla aşağıya uçar ve bir tekeri dingilden çıkıp fırlar.
kumanda düğmesine tüm gücüyle bassa da tekerleği eksik araba artık gidememektedir.
eh, araba önceden de gitmiyordu. öyleyse bu vahim olaya üzülmek boşuna değil midir? çocuk bunun farkına varana kadar aradan yıllar yıllar geçecektir.